24 Nisan 2011 Pazar

TÜRKÜLER

TÜRKÜ


Türkü, hecenin 7'li, 8'li, 11'li kalıplarıyla oluşturulan ve saz eşliğinde bir ezgiyle okunan anonim halk edebiyatı ürünleridir.Türküler, anonim olarak sözlü geleneğin devamı biçiminde karşımıza çıkarlar.Anonim edebiyatın içinde olmakla birlikte sahibi bilinen türküler de bulunmaktadır; ama sayıca azdırlar. Neşet Ertaş'ın "Zahidem"i, Abdurrahim Karakoçun "Mihriban"ı gibi...

Türküler yapıca iki bölüme ayrılırlar. Asıl bölümü oluşturan "bent" kısmı ile her bendin sonunda tekrarlanan "kavuştak" kısmı... Kavuştak bölümü şarkılardaki nakarat bölümleri gibi tekrarlanan kısımlardır. Kavuştaklara bağlama veya bağlantı da denilir.

Türküler konusuna, yöresine,yapısına ve ezgisine göre sınıflandırılırlar.

A) Konusuna Göre Türküler

1. Tabiat Türküleri


2. Aşk Türküleri
3. Yiğitlik Türküleri ve Tarihi Olayları Konu Edinen Türküler

4. Tören Türküleri

a. Düğün Türküleri

aa. Kına Türküleri

ab. Baş Öğme / Duvak Türküleri

ac. Gelin Alma Türküleri

aç. Gelin karşılama türküleri

ad. Güvey Türküleri

ae. Halk Oyunlarında Türküler (Halay, Bar, Horon, Zeybek..)

b. Ayin-i cem Türküleri

c. Sayacı Türküleri

ç. Oturak Türküleri
5. Askerlik Türküleri

6. Yiyecekler Üzerine Söylenmiş Türküler

7. Hayvanlar Üzerine Söylenmiş Türküler

8. Olay Türküleri

9. Bitki ve Çiçeklerle İlgili Türküler

10. Satıcı Türküleri

11. Ekin Türküleri

12. Ramazan Davulcusu Türküleri

13. Kişiler Üzerine Söylenmiş Türküler

14. Keder, Dert ve Hastalık Türküleri

15. Gurbet ve Hasret Türküleri

16. Meslek ve iş Türküleri

17. Eşkıya Türküleri

18. Ölüm Türküleri (Ağıtlar)

19. Ninniler ve Çocuk türküleri

20. Hapishane Türküleri

21. Mizahî Türküler

22. Yergi Türküleri

23. Öğretici ve Öğüt Verici Türküler


B. Ezgilerine Göre Türküler

A. Usullü Türküler (Kırık havalar)

B. Usulsüz Türküler (Uzun havalar)



A. Usullü Türküler (Kırık havalar):

Ezgi yönünden usullü, yani ölçü ve ritmleri belli olan parçalardır. Kırık havalar, yörelere göre şu isimlerle karşılanır: Ege bölgesi- zeybek, Marmara-güvende, Trakya Bölgesi-karşılama, Harput- şıkıltım, Isparta- datdiri, Konya- oturak, Doğu karadeniz- horon, Urfa- kırık hava, Erzurum-bar, Balıkesir-bengi,Doğu Anadolu- değiş..



B. Usulsüz Türküler (Uzun havalar)

Usulsüz ezgilerdir. Bu ezgiler ölçü ve ritm bakımından serbest olmakla beraber, dizisi ve dizi içindeki seyri belli kalıplara bağlıdır. Yani söyleyen kişi belirli uslup ve avaz çerçevesinde zevk ve isteğine göre nağmeyi uzatıp kısaltabilir.


Avaz, Aydos, Beşiri, Bozlak, Çukuova, Dağbaşı, Divan, Eğin, Elezber, Garib, Gerali, Gurbet havası, Hoyrat, Hoyrat, İbrahimî, Kalenderî, Kayabaşı, Kerem, Maya, Müsaad, Nevruzi, Tatyan, Türkmanî, Yol havası ve Yüksek hava diye adlandırılan parçalar ve bir kısım ağıt lar, kısmen yahut tamamiyle bu grupta mütalaa edilir. Uzunhavalar yörelere göre farklı usluplarda icra edilirler ve Avşar, ağzı, Azeri ağzı, Eğin ağzı, Erzurum ağzı, Harput ağzı, Kerkük ağzı gibi isimlerle anılırlar.


Uzunhavalar hakkında Muzaffer Sarısözen, Mahmut Ragıp Gazimihal, Halil Bedi Yönetken, Sadi Yaver Ataman, Ahmet Adnan Saygun, Nida Tüfekçi ve Mehmet A. Özbek gibi araştırmacılar çeşitli görüşler ileri sürmüşlerdir. Bütün bunları değerlendiren Süleyman Şenel, ileri sürülen görüşler çerçevesinde uzunhavaların esaslarını şöyle belirlemiştir:

1. Serbest ritmlidir (ölçüsüz, usulsüz, serbest ölçülü, serbest ağız, serbest tartımlı tabirleri yerine...)

2. Dizisi ve dizi içindeki seyri belli kalıplara bağlıdır.

3. Kelime ritmine uyan veya bir heceye bir not isabet eden Resitatif (Parlando reçitetivo) veya Parlando rubato tarzındadır.

4. Ritmli ezgilerle iç içe görülebilir.

a. Aralarında, baş ve sonlarında ölçülü saz kısımları, pasajlar olabilir.

Esasta kırık, fakat başta, arada usulsüz pasajlar olabilir.

5. Kuruluşu 2. maddeye uymakla birlikte sondaki müzik cümlesini asılı bırakan ve tekrarlanan (of, vah, oy oy) gibi terennüm katmalı olabilir.


C) Yörelerine göre Türküler

Karadeniz türküleri, Ege türküleri, Trakya türküleri, Konya türküleri



D) Yapılarına Göre Türküle

1. Bentleri Bir Mısra Olan Türküler
a. Bağlantıları dört mısra / mani olan türküler
b. Bağlantıları yedi mısra olan türküler
2. Bentleri İki Mısra Olan Türküler

a. Sadece iki mısradan oluşan türküler
b. Bağlantıları bir mısra olan türküler
c. Bağlantıları iki mısra olan türküler
ç. Bağlantıları üç mısra olan türküler
d. Bağlantıları dört mısra olan türküler
e. Bağlantıları beş mısra olan türküler
f. Bağlantıları altı mısra olan türküler
g. Bağlantıları yedi mısra olan türküler
h. Bağlantıları sekiz ve daha fazla mısra olan türküler
ı. Bağlantıları mısra sonlarında ve mısra aralarında olan türküler
3. Bentleri Üç Mısra Olan Türlüler
a. Sadece üçlüklerden ibaret olan türküler
b. Bağlantıları bir mısra olan türküler
c. Bağlantıları iki mısra olan türküler
ç. Bağlantıları üç mısra olan türküler
d. Bağlantıları dört mısra olan türküler
e. Bağlantıları beş mısra olan türküler
f. Bağlantıları altı mısra olan türküler
g. Bağlantıları fazla sayıda mısralı olan türküler
h. İki bağlantılı türküler
ı. Bağlantıları mısra aralarında olan türküler
4. Bentleri Dört Mısra Olan Türküler
a. Sadece dörtlüklerden kurulu türküler
b. Bağlantıları bir mısra olan türküler
c. Bağlantıları iki mısra olan türküler
ç. Bağlantıları üç mısra olan türküler
d. Bağlantıları dört mısra olan türküler
e. Bağlantıları beş mısra olan türküler
f. Bağlantıları altı mısra olan türküler
g. Bağlantıları yedi mısra olan türküler
h. Bağlantıları sekiz ve daha fazla mısra olan türküler
ı. Bağlantıları mısra aralarında olan türküler
i. İki bağlantılı türküler
j. Bağlantıları mısra sonlarında olan türküler
5. Karşılıklı Türküler
a. İki mısralık bentlerden ibaret atma türküler
b. Üç mısralık bentlerden ibaret atma türküler
c. Dört mısralık bentlerden ibaret atma türküler
ç. Diyalog şeklinde atma türküler

Örnek:

BURÇAK TARLASI

Sabahtan kalktım ki ezan sesi var

Ezan da sesi değil yar yar burçak yası var Yandaki kısım "Bent"

Bakın şu adamın kaç tarlası var


Amanın kızlar ne zorumuş burçak yolması

Burçak tarlasında yar yar gelin olması Bu kısım ise Kavuştak

Eğdirme fesini yar yar kalkar da giderim

Evini başına yar yar yıkar da giderim


Sabahtan kalktım da sütler pişirdim

Sütün de köpüğünü yar yar yere taşırdım

Burçak tarlasında aklım şaşırdım


Amanın kızlar ne zorumuş burçak yolması

Burçak tarlasında yar yar gelin olması

Eğdirme fesini yar yar kalkar da giderim

Evini başına yar yar yıkar da giderim


Elimi salladım değdi dikene

İntizar eylerim burçak ekene

İlahi kaynana ömrün tükene


Amanın kızlar ne zorumuş burçak yolması

Burçak tarlasında yar yar gelin olması

Eğdirme fesini yar yar kalkar da giderim

Evini başına yar yar yıkar da giderim


Sabahtan kalktım ki ezan sesi var

Ezan da sesi değil yar yar burçak yası var

Bakın şu adamın kaç tarlası var


Amanın kızlar ne zorumuş burçak yolması

Burçak tarlasında yar yar gelin olması

Eğdirme fesini yar yar kalkar da giderim

Evini başına yar yar yıkar da giderim


Sabahtan kalktım da sütler pişirdim

Sütün de köpüğünü yar yar yere taşırdım

Burçak tarlasında aklım şaşırdım


Amanın kızlar ne zorumuş burçak yolması

Burçak tarlasında yar yar gelin olması

Eğdirme fesini yar yar kalkar da giderim

Evini başına yar yar yıkar da giderim


Elimi salladım değdi dikene

İntizar eylerim burçak ekene

İlahi kaynana ömrün tükene


Amanın kızlar ne zorumuş burçak yolması

Burçak tarlasında yar yar gelin olması

Eğdirme fesini yar yar kalkar da giderim

Evini başına yar yar yıkar da giderim

Yöresi: Tokat

Derleyen: Muzaffer SARISÖZEN

Ezgisine Göre: Usullü türkü

Temasına Göre: İş türküsü

Yapısına Göre: Bentleri üç, bağlantıları dörder mısra-dan oluşan türkü.


20 Şubat 2011 Pazar


BATI EDEBİYATLARI

Batı edebiyatının kaynağı Eski Yunan ve Latin Edebiyatlarıdır. Batı edebiyatı diğer milletlerin edebiyatlarını etkilemiştir. Tanzimat edebiyatımızdan başlamak kaydıyla Türk edebiyatına da derin tesirleri olmuştur.

YUNAN EDEBİYATI

Batı edebiyatının kaynağıdır. Hümanizm akımının ortaya çıkmasında, aydınlanma çağı olarak da adlandırılan Rönesans hareketlerinin oluşmasında Yunan edebiyatı etkili olmuştur.

· Homeros (m.ö 9.yy): “İlyada” ve “Odesa” destanlarını derlemiştir.

· Aisoppes (m.ö 6.yy): Fabllarıyla ünlenmiş bir köledir.

· Sophokles (m.ö 5.yy): Trajik kahraman kavramını ilk olarak kullanan kişidir.“Kral Oidipus, Elektra, Antigone” adlı oyunları yazmıştır.· Aiskhlos (m.ö5.yy): Tarihte bilinen ilk tiyatro oyunu yazarıdır. Kendinden sonra gelen Sophokles ve Euripides’le birlikte Yunan tragedyasının üç büyük yazarından biridir. Oyunda koronun karşısına ikinci oyuncuyu koyarak diyaloğu başlatan kişidir. “Persler, Agamemnon, Zincire Vurulmuş Prometheus” adlı oyunları vardır.

· Euripides (m.ö 5.yy): “Orestes, Bakhalar, Herakles, Elektra” adlı oyunlarıyla tanınır.

· Aristophanes (m.ö 5.yy):Eski yunan edebiyatının en büyük ve ilk komedi ustasıdır. “Eşekarıla

rı, Kuşlar” adlı oyunları meşhurdur.

· Sokrates (m.ö 5.yy): Ahlak ve değerler felsefesinin kurucusudur. Eseri bulunmamaktadır. Halkı sokakta, pazarda, meydanda eğitmeyi yeğledi.

· Platon (Eflatun) (m.ö 4.yy): Sokrates’in öğrencisidir. Hocası gibi halkı sokakta eğitmez: bunun için “akademi” adlı bir okul kurmuştur. Eserlerini diyaloglar biçiminde kurgulamıştır. Bu eserlerde baş aktör hocası Sokrates’tir. “Devlet, Gorgias, Phadeo, Phaedrus” adlı eserleri vardır. “Devlet” en bilinen eseridir ve hocası Sokrates’in ideal devlete dair görüşlerini yansıtır.

· Aristoteles (Aristo) (m.ö 4. yy): Platon’la birlikte batı felsefesinin en önemli temsilcisidir.Platon’un akademisinde 20 yıl öğrencilik yaptı.Büyük İskender’in hocalığını yaptı. “Lykeon” (lise) adlı okulu kurdu. “Organon, Poetika, Politika, Categoriae (Kategoriler), Physica (Fizik)” adlı eserleri vardır.

LATİN EDEBİYATI

Latin edebiyatı, Roma İmparatorluğunun Yunan coğrafyasını fethetmesiyle başlar ve gelişir. Yunan edebiyatı ürünlerini inceleyen Latin sanatçıları böylece kendi edebiyatlarını oluştururlar.

· Cicero (m.ö 1. yy): Ünlü bir hatip ve politikacıdır. Elimize ellinin üzerinde söylevi ulaşmıştır.

· Virgilius (m.ö 1.yy): Latin edebiyatının en önemli şairlerindendir. Pastoral şiirleri ünlüdür. “Aineid” adlı yapma destanı ile tanınmıştır.

· Seneca (m.ö 1. yy): Latin edebiyatının en ünlü filozofudur. İmparator Neron’un hocasıdır. Neron, onun isyancılarla hareket etmesi üzerin Seneca’dan intihar etmesini ister ve böylece kendini öldürür. “Öfkeli Hercules, Troyalılar, Medea, Oidipus” adlı trajedileri vardır.Eserlei sahnelenmekten çok yüksek tonda okunmak için uygundur.

İTALYAN EDEBİYATI

İtalyan edebiyatının oluşmasında en büyük pay Dante’nindir. Dante, Hümanizm akımının ortaya çıkma

sında etkili olmuş bir kişidir. Aydınlanma çağı olarak kabul edilen Rönesans İtalya’da var olmuş ve tüm Avrupa’yı etkilemiş bir fikir-sanat akımıdır.

· Dante (1265-1321): İtalyan hümanistlerinin ilki kabul edilen Dante, önemli bir şairdir. Cahit Sıtkı’nın “Dante gibi ortasındayız ömrün” demesinin sırrı Dante’nin ilginç bir özelliğinden kaynaklanmaktadır. Dante, hayatının yarısını dünya nimetlerinden yararlanmaya, diğer yarısını ise Allah’tan af dilemeye ve kendini dine adamaya ayırmıştır. Ömrünün ilerleyen yıllarında yaşadığı kentin kralına karşı merkezi yönetimi yani imparatoru desteklediği için kral tarafından sürgüne gönderilir, sefalet içinde ölür. “İlahi Komedya, Monarşi” adlı eserleri vardır.

· Petrarca (14.yy): Hümanizmin temellerini atan sanatçılardandır. Lirik şiirlerinde doğrudan insan sevgisi esas alınmıştır.Sone nazım biçimini yaygınlaştırır. “Canzoniere, Trionfi, Le Rime” adlı eserleri vardır.

· Bocaccio (14.yy): Hikaye türünün kurucusudur. Eserleri: Decameron, Teseidü, Filostrato’dur. Bunlardan Decameron 10 öyküden oluşur; zamanında cinselliği ön plana çıkardığı için çok eleştirilmiştir.

· Machiavelli (15.yy): Rönesans’ın önde gelen düşünürlerindendir. “Amaca giden her yol mubahtır yani uygundur” görüşünün sahibidir. Bu görüşünden dolayı tarih boyunca hep tartışılmıştır. Eserleri: Hükümdar, Savaş Sanatı

2 Eylül 2010 Perşembe

2010-2011 SENEBAŞI EDEBİYAT ZÜMRESİ TOPLANTI TUTANAĞI

HÜSEYİN BÜRGE ANADOLU LİSESİ
2010-2011 EĞİTİM – ÖĞRETİM YILI EDEBİYAT DERSİ SENE BAŞI
ZÜMRE ÖĞRETMENLERİ TOPLANTI TUTANAĞIDIR.


Toplantı Tarihi: 31.08.2010
Toplantı Saati : 12.00
Toplantı Yeri : Öğretmenler Odası
Toplantıya Katılanlar : Mehmet TURAN, İlker AHLATLI, Hayriye YORULMAZ, Mustafa TEKMEK, Tayfun KABADAYI, Oğuzhan ŞAHİN, Hüseyin Bülent OSKAY


GÜNDEM MADDELERİ
1- Açılış ve Yoklama.
2- Zümre toplantısı için yazman ve zümre başkanlıkları ile Türk edebiyatı dersi bölüm başkanının seçilmesi
3- Bir önceki ders yılı zümre toplantı kararlarının incelenmesi.
4- 2009-2010 Öğretim yılının değerlendirilmesi, başarı durumunun görüşülmesi.
5- Müfredat programlarının incelenmesi.
6- Derslerin işlenişinde kullanılacak ders araç gereçlerinin tespiti.
7- Yazılı ve sözlü sınavlar.
8- Ödev konularının ve tarihlerinin tespiti. (2300 S.T.D )
9- Yıllık plânların yapılması ile ilgili dikkat edilecek hususların görüşülmesi.(2089, 2551 S.T.D )
10- Derslerin işlenişinde Atatürkçülük ile ilgili konulara yer verilmesi. (2488 , 2104 S.T.D )
11- Öğretmen , öğrenci ve veli ilişkisi .
12- Türk dilinin doğru kullanılması.
13- Diğer ders zümre öğretmenleri ile işbirliği.
14- Başarıyı arttırmak için alınması gereken tedbirler.
15- Eğitimde yeni teknolojilerden yararlanılması ile ilgili teklif ve öneriler.
16- Dilek ve temenniler.


GÜNDEM MADDELERİNİN GÖRÜŞÜLMESİ

1- Yoklama yapıldı. Zümre öğretmenlerinin hazır olduğu anlaşıldı. Saygı duruşunda bulunuldu ve İstiklal Marşı okundu. Kurul yazmanı olarak Mustafa TEKMEK görev aldı.

2- Toplantı tutanaklarını yazmak üzere Mustafa TEKMEK’in yazmanlığa seçilmesine karar verildi. Türk edebiyatı zümre başkanlığına ve bölüm başkanlığına Hayriye YORULMAZ oy birliği ile seçildi

3- Bir önceki öğretim yılında alınan kararlar, İlker AHLATLI tarafından okundu. Geçen yıl alınan kararlardan ne kadarına uyulup, ne kadarına uyulamadığı değerlendirildi.


4- Konu ile ilgili olarak Türk dili ve edebiyatı öğretmeni Mehmet TURAN söz aldı: “Geçen sene, iyi bir eğitim öğretim yılı geçirdiğimize inanıyorum. Özellikle şiir dinletilerimiz, tiyatro etkinliklerimiz ve kitap okutma çalışmalarımız, meyvelerini verdi. Lise 1.sınıflarda öncelikli hedefimiz, öğrencilerimizde edebiyat zevki oluşturmaktı. Bunu da başarabildiğimiz inancındayım. Müfredatın işlenmesinde genelde sıkıntı olmadı. Dersler plânlanan sürede bitirildi.” dedi.



5- Müfredat programının getirdiği değişikliklerle ilgili olarak İlker AHLATLI: “Müfredat programının öncelikle öğretmen tarafından çok iyi anlaşılması ve uygulamaya yönelik yeni projeler geliştirmesi lazım.”dedi.
Mehmet TURAN konuyla ilgili olarak “Müfredat programının lise 1 seviyesinde öğrenciye edebiyat dersini sevdirdiğini, bir romana yahut şiire nasıl bakması ve neler anlaması noktasında teknikler öğrettiğini gördük. Birinci sınıfta sıkılmadan, zorlanmadan yapılan bu edebiyat derslerinin, üst sınıflardaki öğrencilerimizde edebiyat zevki oluşturacağı kanaatindeyiz.” dedi.

6- Öğretmen hazırlığı konusunda Tayfun KABADAYI söz alarak: “Dersin verimli geçmesi ve öğrencilerin dersi anlamasında öğretmenin önceden derse hazır olması çok önemli bir faktördür. Bunu bir avantaj haline getirmek için öğretmen ders öncesi, planlarını yapmalı ve titizlikle uygulamalıdır. Derse hazırlıksız giren bir öğretmenin, öğrencilerinden bir beklentisi olamaz. Bu konuda ısrarla günlük planlar üzerinde duruyorum ve başarımızda bu planların etkisinin büyük olacağına inanıyorum.”dedi.
Öğrenci hazırlığı ile ilgili olarak yine Hayriye YORULMAZ söz aldı: “Eğitim ve öğretimde verimi artırmanın yolunu, öğrencinin daha aktif olmasını sağlamakta görüyorum. Öğrenciyi harekete geçirme açısından, işleyeceğimiz konular daha önceden öğrencilere bildirilebilir, ödev verilebilir. Ayrıca öğrenciye, öğrenmesinin gerekliliği çok iyi anlatılmalı ve öğrenci derslere motive edilmelidir. Yani balık tutma öğretilirken, neden balık tuttuğu da öğretilmelidir.”dedi.
Uygulanacak metotlar:
Okuma, Yazma, Soru- cevap, Örnekleme, Anlatma, Tekrar, Analiz, Tartışma, Drama, Karşılaştırma, Tümdengelim, Tümevarım, Çözümleme, Sentez, Açıklayıcı anlatım, Gözlem, Tahlil.

7- Ölçme değerlendirme konusunda İlker AHLATLI: “Bu derslerde yapılacak değerlendirmeler sadece üç yazılı ve en az iki sözlü notuna dayandırılmamalı, öğrencinin yaptığı her türlü etkinlik mutlaka değerlendirilmeli, öğrenci bir bütün olarak ele alınmalıdır.” dedi. Zümre başkanı Hayriye YORULMAZ derslere dayalı olarak yapılacak yazılı sınavları şu şekilde belirtti:
Zümre derslerimizin yazılı sınav sayıları:
9. sınıf Türk Edebiyatı : Her dönemde 3 yazılı sınav yapılacaktır.
9. sınıf Dil ve Anlatım : Her dönemde 2 yazılı sınav yapılacaktır.
10. sınıf Türk Edebiyatı: Her dönemde 3 yazılı sınav yapılacaktır.
10. sınıf Dil ve Anlatım: Her dönemde 3 yazılı sınav yapılacaktır.
11. sınıf Türk Edebiyatı: Her dönemde 3 yazılı sınav yapılacaktır.
11. sınıf Dil ve Anlatım: Her dönemde 3 yazılı sınav yapılacaktır.
12. sınıf Türk Edebiyatı: Her dönemde 3 yazılı sınav yapılacaktır.
12. sınıf Dil ve Anlatım: Her dönemde 3 yazılı sınav yapılacaktır.

8- Ödevlerle ilgili söz alan Mustafa TEKMEK: “ Ödev yönetmeliğindeki değişiklikler de dikkate alınarak, öğrencilerimizdeki yıllık ödev ilgili anlayışın değiştirilmesi gerekmektedir. Öğrenci ödevini, proje çalışmasına dönüştürmeli; projenin alt basamakları öğrenciye çok iyi kavratılmalıdır. Hatta öğrencilerimize “Proje Dersi” adı altında bu temel bilgiler mutlaka verilmelidir.”dedi.
•Ödevler ekim ayında verilip, nisan ayında toplanacak ve her ay ödev hazırlıkları takip edilecek,
•Ödevler el yazısının yanı sıra bilgisayar çıktısı da olabilecek,
•Öğrencilerden mutlaka ödev çalışma planları istenecek, bu planlar dâhilinde öğrenci ve öğretmen bir araya gelerek, ortaya çıkan çalışmayı değerlendirecektir.
•Ödev değerlendirme ölçütleri aşağıdaki şekilde olacak, bu değerlendirme ölçütleri öğrenciye önceden bildirilecektir.

• Ödev hazırlama planı yapması ve uygulama başarısı, 10 puan
• Ödev için gerekli bilgi, doküman, araç-gereç toplaması ve kullanması, 10 puan
• Ödevi bizzat yapması ve çabası, 15 puan
• Ödevi hazırlama esnasında ders öğretmeni ile diyalog kurması, 15 puan
• Kaynak kişilerle iletişim kurma yeteneği, 5 puan
• Ödevin doğruluk derecesi, 10 puan
• Ödevin yazım ve imla kurallarına uygunluğu, 10 puan
• Düzgün ifade kullanma ve anlaşılabilir olması, 5 puan
• Tertip, temizlik ve estetik görünüm, 10 puan
• Ödevin zamanında teslim edilmesi, 10 puan


•Ödev konuları:
o Atatürk’ün dil ve edebiyat hakkındaki görüşleri,
o Türk edebiyatının dönemleri hakkındaki bilgiler,
o Halk şiirinin biçim özelliklerinin incelenmesi,
o Roman, hikaye tahlili ve özeti,
o Yaşayan şair ve yazarlarımız,
o Dünyadaki dil aileleri,
o Harf inkılabımız,
o Cumhuriyet Döneminde yapılan dil ile ilgili çalışmalar,
o Manzum hikâyeleri nesre çevirme ve senaryo haline getirme,
o İzlenen bir tiyatronun tanıtımı,
o Tanzimat’tan günümüze kadın şairlerin tanıtılması,
o Amatör dergi ve gazete çalışması,
o Bestelenmiş şiirler antolojisi,
o Power Point ile yazar-şair tanıtımı,
o Röportaj çalışması,
o Anket çalışması,
o Şarkı ve Türkülere konu olmuş hikâyeler,

9- Yıllık plânlarla ilgili olarak yıllık planların hazırlanması esnasında göz önünde bulundurulması gereken en önemli unsurlar; kaç hafta ders işleneceği, dersin müfredatı değerlendirilmesi, vb. ilgili maddeler (2089, 2551 S.T.D ) Mehmet TURAN tarafından okundu.

10- Hayriye YORULMAZ: “Atatürkçülük konuları ve yıllık çalışma takvimi olmalıdır. Konulara verilecek süre ayarlamasında bu çok önemli. Atatürkçülük konuları mutlaka 2488 ve 2104 sayılı tebliğler dergisine uygun olarak konulara dağıtılmalıdır.” dedi.

11- Edebiyat derslerinin öğrencilerin duygu ve düşünce eğitimine ağırlık verdiğini, bu nedenle öğretmenle öğrenci arasındaki ilişkinin ders etkinliklerini de çeşitlendirdiğini söyleyen Tayfun KABADAYI “Öğretmen daima öğrencisine rehberlik etmeli, dersin zevkli bir yönünün de öğrencinin kişilik gelişiminde önemli bir rol oynamasıdır. Bu nedenle öğretmen, öğrencisiyle yakın olmalı, öğrencinin paylaşımlarını arttıracağı sınıf ortamları hazırlamalıdır.”dedi.

12- Türk dilinin doğru kullanımının Milli eğitimin temel hedefleri arasında olduğunu söyleyen Hayriye YORULMAZ “Öğrencilerimizin doğru bir Türkçe ile kendilerini ifade etmeleri en önemli hedefimiz olmalı, bütün öğretmenlerimiz bu konuda duyarlı davranmalıdır.”dedi.
Konuyla ilgili olarak İlker AHLATLI:“Türk dilinin doğru kullanılması, dilimizle ilgili hassasiyet oluşturulması için Kütüphaneden azami ölçüde faydalanmayı istiyoruz. Böylelikle dilimizin doğru kullanılmasının gerekliliği hususunda öğrencilerimizde bilinç oluşturmayı hedeflemekteyiz.”dedi.

13- Mehmet TURAN: “Öğrencilerin dili düzgün kullanmalarında diğer öğretmenlerin de payı olacaktır. Bu yüzden diğer zümrelerle görüşüp, bu noktayı hatırlatmalıyız. Ayrıca önemli gün ve haftalar ile ilgili tarih zümresi ile irtibata geçmeliyiz” dedi.

14- Dersleri daha zevkli işleyebilmek için aşağıdaki faaliyetlerin ders içinde uygulanabileceği kararlaştırıldı:
- Gazete haberlerinden hikâye yazdırma
- Öğrencilere sunum hazırlatma
- Kelime oyunu oynatma
- Cd, film izlettirilerek; kaset dinlettirilerek soru sorma
- 5 dakikalık hazırlıklı konuşma uygulamaları
- Klasik müzik eşliğinde yazı yazdırma ve kitap okutma
- Yeni çıkan kitapların tanıtımını yapma
- Haftalık yazı yazma ödevleri verme
- Atasözleri ve deyimleri canlandırma
- Karikatür yorumlatma
- Bir konuşma metninin dinlettirildikten sonra soru sorma
- Yazarın kılığına girip hayatını anlattırma
- Yanlış kelimeleri vererek düzeltme çalışmaları
- Noktalama işaretleri olmayan metin uygulaması
- Sahnede dramatize çalışmaları
- Güncel olaylar hakkında yorum yaptırma
- Günlük hikâye, bilmece ve yazılara yer verme
- Sınıf panosunu kullandırma. Edebiyat panosunda öğrenciye köşe verme
- Münazara maçları düzenleme
- Hazırlıklı veya hazırlıksız konuşma yarışmaları

Derslerde öğrenci başarısını artırma açısından aşağıdaki kararlar alınmıştır:
1. Öğrencilerin motive edilmesine ve hedefler gösterilmesine,
2. Öğrencilerin derste devamlı aktif tutulmasına,
3. Öğretmenlerinde derslerini anlatırken aktif olmalarına,
4. Derslerin teknolojik araçlarla desteklenmesine,
5. Öğrencinin derse hazırlıklı gelmesinin temin edilmesine,
6. Konular anlatılırken güncellenerek ilgi çekici hale getirilmesine,
7. Kitap okuma alışkanlığının arttırılmasına,
8. Önemli yazarların okula davet edilmesine karar verildi.

Görüşmeler sonucunda yıl içerisinde ders dışı faaliyet olarak aşağıda belirtilen etkinliklerin yapılması kararlaştırılmıştır:
a) Kütüphaneden azami ölçüde faydalanılacak,
b) Okul dergisi çıkarma çalışmalarının devam edecek,
c) Sınıflar arası münazaralar düzenlenecek,
d) Okul geneli şiir okuma yarışması düzenlenecek,
e) Kompozisyon yarışması düzenlenecek,
f) Tiyatro çalışmaları yapılacak,
g) Kitap okuma yarışmaları düzenlenecek,
h) Kitap tanıtımları yapılacak,
ı) Anket Çalışmaları yapılacak,
i) Röportajlar yapılacak,

15- Dersin zevkli hale getirilebilmesi için birtakım teknolojik gelişmelerin kullanılmasının önemine değinen İlker AHLATLI: “Öğrenci okuduğu bir hikâyenin bir filmini veya oyunlaştırılmış halini izlerse asla unutmayacaktır. Bilgileri kalıcı kılmanın yollarından biri de gösterimdir. Bu nedenle dersin işlenişinde elimizdeki imkânları seferber etmeli, teknolojik gelişmeleri yakından takip etmeliyiz.” dedi.

Tayfun KABADAYI, edebi zevki arttırmak için Kültür-Edebiyat, Yayın-İletişim ve Kütüphanecilik Kulüplerinin etkin bir hale getirilmesinin faydalı olacağını söyledi. Kulüp çalışmalarının ve sosyal faaliyetlerin öğrencilerin moral ve motivasyonuna olumlu katkıları olacağından, üzerinde önemle durulması gerektiğini söyledi.
Hayriye YORULMAZ: “Öğrencilerin başarılarını arttırmak için öğrenci – öğretmen – veli işbirliğinin çok önemli olduğu muhakkaktır; fırsat buldukça velilerin ziyaret edilerek durumlarının kontrol edilmesi faydalı olur.” dedi.

16-Hayriye YORULMAZ: “ 2010-2011 Eğitim-Öğretim yılının Türk Milletine ve Milli Eğitim camiamıza hayırlı olması dileğiyle toplantıya son verilmiştir. Katkılarınızdan dolayı hepinize teşekkür ediyorum.” diyerek oturumu kapattı.

Hayriye YORULMAZ Mehmet TURAN İlker AHLATLI
TDE Öğr. TDE Öğr. TDE Öğr.


Mustafa TEKMEK Tayfun KABADAYI Oğuzhan ŞAHİN
TDE Öğr. TDE Öğr. TDE Öğr.


Hüseyin Bülent OSKAY
TDE Öğr.

Uygundur
31.08.2010
Recep YILMAZ
Okul Müdürü

12 Mayıs 2010 Çarşamba

İNSAN DOĞAYI KONTROL EDER (3DK)

Değerli öğretmenlerim, sevgili arkadaşlarım,
Öncelikle hepinizi saygıyla selamlıyor ve karşı gruptaki arkadaşlarımıza başarılar diliyorum.
Ben ve ekip arkadaşlarım, sizlere, insanın doğayı kontrol ettiği, doğaya hakim olduğu tezini savunacağız.

Doğa, insanın yanı sıra milyonlarca canlıya da ev sahipliği yapar.Bu canlılar yeme ve barınma ihtiyaçlarını gidermede doğaya bağımlıdırlar.Tabiat ananın uslu çocuklarıdır onlar.Tabiat ana onları doyurur, onlar da ekosistemlerinde uslu uslu yaşarlar.Kunduzlar,sincaplar, aslanlar,kaplanlar,zebralar,yılanlar ve daha niceleri… Kimi etçil, kimi otçul, kimi ayrıştırıcı…

Gelelim insanlara… Söz konusu insan olunca işler tersine dönüyor. Doğa ananın yüzü buruşuyor. Neden mi dersiniz? Nedenini ben söylemeyeyim, istatistikler konuşsun:

Kembriç üniversitesi yetkilileri bir araştırma yaparak 100 yıl öncesi ile günümüzü ekolojik değişimler bakımından karşılaştırmışlar. Değişkenleri tespit etmişler. Doğanın bozulum hızını ve bu bozulumdaki baş aktörleri belirlemişler:
İşte sonuçlar arkadaşlar: Dünyamızda ozon tabakasının delinmesi 1970’lerde başlamış.İnsanların kullandıkları kloro-floro karbon maddesi ozon tabakasını delmekteymiş.Şimdi sıkı durun, bu maddenin nerelerde kullanıldığını söyleyelim. Kloro-floro karbon maddesi buzdolaplarımızda soğutmaya yarayan gaz olarak kullanılıyor. Ayrıca tüm deodorant parfümlerde yine bu tehlikeli gaz var arkadaşlar. Şimdi ozon tabakasını delen baş aktörün kim olduğu anlaşılmıştır herhalde; Tabi bu evrende deodorant kullanan tavuklar, ya da deve kuşları yoksa…
Bu bilgiyi bildiğimiz halde evlerinize gidince yine sprey parfümler kullanmaya devam edeceksiniz. Neden? Çünkü doğanın kontrolü ve kaderi insanın ellerinde de onun için arkadaşlar…
Fabrikalar yaptık, dumanlarını mavi göklere bıraktık; Doğa anaya sormadan… Ormanları yaktık, yerine gecekondu mahalleleri yaptık, doğaya sormadan… Hayvanları katlettik, soylarını tükettik, doğaya sormadan… Zehirli atıkları denizlere boşalttık, balıkları katlettik, doğaya sormadan.
Ve doğa ana yaralarını sarmaktan aciz kaldı.Teslim oldu haşin,hırçın evladına: “İnsana…” Tüm evrendeki en akıllı yaratık “yani insan” kontrolü ele geçirdi ve önce tüm hayvan ve bitki soylarını canice tüketmeye başladı. Şimdi karşımıza geçip hala doğanın insanı kontrol ettiğini nasıl iddia edeceksiniz.
Gelin şimdi bir doğa mahkemesi kuralım. Mübaşir insanı mahkemeye çağırsın.Herhalde şöyle derdi:
“Ey Fil dişinden takı yapmak için filleri katleden insan, güzel kokmak için parfümleriyle ozon tabakasını delen insan,fabrika dumanlarıyla doğanın akciğerlerini öldüren insan… Duruşma salonuna gel….Davacı:Tüm hayvanlar, tüm bitkiler… Davalı: İnsan… SUÇLU AYAĞA KALK.

9 Mayıs 2010 Pazar

MÜNAZARA KONUSU"İNSAN DOĞAYA HAKİMDİR."

Değerli öğretmenlerim, sevgili arkadaşlarım,
Öncelikle hepinizi saygıyla selamlıyor ve karşı gruptaki arkadaşlarımıza başarılar diliyorum.
Ben ve ekip arkadaşlarım, sizlere, insanın doğaya hakim olduğu tezini savunacağız

Şimdi gözlerimizi kapatarak doğayı duyumsamaya çalışalım. Dinleyin doğayı... Gözleriniz kapalı... Şimdi, dağların yamaçlarından serin rüzgarlar esiyordur; Birazdan hışırtısını duyacağız. Arılar, çiçeklerden bal topluyordur; şimdi vızıltıları kulaklarımıza gelecek... Kuzular, oğlaklar meleşiyordur... Seslerini duymaya çalışın... Şimdi duyacağız doğanın seslerini... Şimdi... Ama... Ama bu sesler, korna ve egzoz seslerini andırıyor. Bu koku, bu duman... Öhhö öhhö öhhö... Ayy boğulacağım sanki...

Ya arkadaşlar kusura bakmayın, insanlar doğayı ele geçirip katletmişler... Benim size anlattığım doğa parçası yağlı boya resimlerde kalmış... Ne dağ meltemleri esiyor şimdi, ne de arılar çiçeklerle dans ediyor.Maalesef, hepsi yalan olmuş. Çok mahcup oldum... Size karşı değil, gelecek nesillere karşı... Ne diyeceğiz onlara, nasıl hesap vereceğiz???

Görüyorsunuz ki insan maalesef doğanın hakimi olmuş. Maalesef diyorum çünkü biz bu durumu onaylamıyoruz.Keşke siz haklı olsaydınız da doğa insanlara hakim olsaydı; ama üzülerek söylüyorum ki insanlar doğayı iki paralık menfaatleri uğruna ele geçirdiler. Sonuç mu??? İşte sonuç:
Kanada'da fok balığı katliamı

Zalim insanlar para uğruna doğal hayata müdahale ediyor ve zavallı fok balıklarını başlarına sopalarla vura vura öldürüyorlar.Derileri delinirse para etmiyormuş çünkü. Demekki insan doğanın hakimiymiş arkadaşlar.

Afrika'da fil katliamı
Bir filin dişleri 2000 dolara satılıyor..Afrika'da dişleri için fil katliamı yapıldığını biliyor muydunuz??? Hadi gözümüz aydın, bu hızla gidersek 2020 yılında çocuklarımıza gösterecek bir tane filimiz bile kalmayacak... Tabi insan doğaya hükmettiği için...Maalesef.

Bu resimdeki ise 1920'li yıllarda nesli tükenen Tazmanya canavarı. Ne o şaşırdınız mı??? Tazmanya canavarını duyunca aklınıza çizgi filmi geliyordur.Ne çocukça...Halbuki doğaya hükmeden insan, bu canlının da soyunu tüketti. Artık Tazmanya canavarının çizgi filmiyle yetinmek zorundasınız.

Arkadaşlar, farkında mısınız, göller kuruyor. Çölleşmeler başlıyor.Ağaçlar kesiliyor, ormanlar yakılıyor.Fabrika bacaları zehirlerini göğe savuruyorlar.Dünyada hergün 8 milyon ton çöp üretiliyor ve bu çöpler kırsal alanlara bırakılıyor.Zavallı doğanın bunda ne kusuru var?

İnsanlar iklimleri bozdular. Dünyanın en büyük gölü olan Baykal gölü kuruduğu için Birleşmiş Milletler Genel Sekreteri "Ban Ki Mun" insanlığı çölleşme tehlikesine karşı uyardı. Yağmur yağmıyor.İnsanlar yine doğaya hükmetme gayreti içinde, yağmur bombasını icad etti.Fakat Adana Ziraat Odası Başkanı Ayhan İşcan Yağmur bombasının sağlığımızı tehdit ettiğini vurguladı.

Pazara gidiyoruz,hormonlu domatesler tezgahları kaplamış. Sonra da diyoruz ki kanser hastalığında ciddi artış var.Tabi var arkadaşlar, biz de kabul ediyoruz. Bunda en büyük suçlu kim dersiniz??? Kimbilir belki de hain domatesler kendi kendilerine hormon vermişlerdir...

GDO'lar yani genetiği değiştirilmiş organizmalar kimin eseri acaba??? Belki insanların bunda hiç bir kusuru yoktur; belki bitkiler evrim geçirmeye devam ediyorlardı. "Haydi genetiğimizi değiştirelim" deyip toplu eylem yapıyorlardır, değil mi???

Bu arada moda ve kozmetik sanayimiz de boş durmuyor, Salyangoz kabuğundan güzellik kremi, timsah derisinden çanta, leopar derisinden kürk manto, misk ceylanından parfüm üretiyoruz.Ama güzelleşmek uğruna neleri tükettiğimizi görmüyoruz.

Maalesef arkadaşlar insan doğaya hakim.21. yüzyılda uzayı bile kirletmiş durumdayız, siz hala doğanın duruma hakim olduğunu iddia ediyorsunuz. Şu anda Dünya'nın yörüngesinde dönmekte olan 50 bin ton uzay çöpü olduğunu NASA kaynakları açıkladı.İnsan elini değdiği her yere felaket taşırken siz hala doğanın duruma hakim olduğununasıl iddia ediyorsunuz?

Arkadaşlar, eğer Allah Dünyayı insanlara değil de hayvanlara emanet etseydi inanın ki doğa her şeye hakim olabilirdi.Ama daha çok kazanmak isteyen insanoğlu dünyaya hükmederken doğanın düzenini alt üst etmekten çekinmemiştir. Sigara, alkol ve uyuşturucuyla kendini zehirlemekten dahi kaçınmayan insan doğaya hakim olmak uğruna yaşadığı çevreyi de katletmekten kaçınmamıştır.

14 Nisan 2010 Çarşamba

19. YÜZYIL DİVAN EDEBİYATI

19. yüzyılda divan edebiyatımız sönük geçer ve yüzyılın yarısında sona erer. 19. yüzyılda divan edebiyatının yanısıra halk edebiyatı ve Batı tesirinde gelişmeye başlayan Türk edebiyatı da boy göstermiştir. Böylece 1860 yılında Tanzimat edebiyatının resmen başlamasıyla üç koldan yayılan Türk edebiyatında divan edebiyatımız misyonunu tamamlayarak kenara çekilir.

19. yüzyıl divan edebiyatı sanatçıları mahallileşme akımını sürdürürler; yerel renk ve motifler, atasözü ve deyimler şiirlerde yerlerini alır. Daha bireysel yaşamlara ve toplumsal meselelere ilgi gösteren divan edebiyatı soyut tavrından sıyrılarak somut bir eda takınmaya başlamıştır ama Tanzimat edebiyatının başlamasıyla divan edebiyatının varlığı sona erer.

Divan edebiyatımızın sona erdiği yıllarda Şeref Hanım, Leylâ Hanım, Âdile Sultan gibi kadın şairlerin varlığı dikkat çekicidir.

1. Yenişehirli Avni
Divan şiirine özgü mazmunların yanısıra Batılılaşmayla gelen terimleri de şiirinde kullanmıştır."Divan"ı vardır.

2.Enderunlu Vasıf
Bir yandan nitelikli şiirler yazmış, Nedim tarzı şarkılarıyla ün yapmıştır; diğer yandan halk zevkine uygun şiirler yazmış fakat bayağılığa ve sıradanlığa düşmekten kurtulamamıştır."Divan"ı vardır.

3. Keçecizade İzzet Molla
Keşan ilçesine sürgün giden İzzet Molla, bu hatıratını "Mihnet-i Keşan" adlı eserinde realist bir üslup ve gözlemleriyle anlatır.Böylece divan edebiyatı geleneğine bağlı olduğu halde Batı edebiyatlarının tesirinde eserler verir.Kendisi de mevlevi olan Keçecizade İzzet Molla, Gülşen-i Aşk adlı mesnevisinde Mevlevi şeyhi Şeyh Galip'in etkisindedir. Gençlik şiirlerini Divan-ı Bahâr-ı Efkâr adlı eserde toplamıştır. Divân- ı Hazân-ı Âsar ise yaşamının son yıllarında yazdığı şiirlerinin bir araya getirilmesiyle oluşturulmuştur. Şiirlerinde, Şeyh Galip ve Nâbi’nin etkileri sezilir.

4. Leskofçalı Gâlip


5. Hersekli Arif Hikmet

6.ERZURUMLU EMRAH

Divan şiiri geleneğini de tasavvufu da iyi bilir; ama asıl ününü aşık tarzı koşma ve semaileri ile yapmıştır. Akıcı ve lirik bir üslubu vardır.


7. BAYBURTLU ZİHNİ

Medrese öğrenimi görmüş, Divan tarzı şiirler de yazmıştır. Asıl ününü aşık tarzı şiirleri ile yap-mıştır.

8. SEYRÂNİ

Kayseri’nin Everek (Develi) ilçesinde doğmuş ve ölmüştür. Yaşadığı dönemin usta ozanlarındandır. Toplum konularıyla ilgilenmiş, taşlamalar yazmıştır. Hayatta, taşlamaları yüzünden İstanbul’da barınamayıp köyüne döndüğü söylenir. Güzellemeleri de başarılıdır


9. DERTLİ

XIX. yüzyılın güçlü halk aşıklarındandır. Divan, Tekke ve Halk edebiyatlarıyla ilgili geniş bir kültürü vardır. Bir divanı da vardır, ama aşık tarzı şiirleri ile tanınır. Dilinde Divan dili etkisi sezilir.


10. DADALOĞLU

Avşar Türkmenlerindendir. Koçaklama, ve güzellemeleri ile tanınır. Koşma, semai, varsağı biçimlerinde şiirleri vardır. Karacağolan ile Köroğlu üsluplarının birleşimi gibi duran bir anlatıma sahiptir.



13 Nisan 2010 Salı

18. YÜZYIL DİVAN EDEBİYATI SANATÇILARI

Divan edebiyatımız 18. yüzyılda da hem nazımda hem nesirde önemli sanatçılar yetiştirerek gelişimini sürdürür.17. yüzyılda başlayan Sebk-i Hindi akımı 18. yüzyıla da yansımış ve özellikle Şeyh Galip'in katkılarıyla gelişimini sürdürmüştür.Sebk-i Hindi'nin zıddı olan Mahallileşme akımı önceki yüzyıllarda başlayan serüvenini Nedim gibi güçlü şairlerin katılımıyla yükseltir.Böylece şiirimizde Türk zevki, İstanbul ağzı ve yerli hayatımız yer edinmeye başlar.Lale Devri (1718-1730) eğlenceleri de mahallileşme akımını hızlandıran etmenlerdendir.

Nesirde "sefaretname" türü başlar ve büyükleçilerimiz görevlendirildikleri ülkelerle ilgili gözlem ve hatıralarını sefaretnamelerinde anlatırlar.

1. NEDİM

Bir İstanbul insanıdır. Dolayısıyla İstanbul'a aşıktır.Bu yüzden İstanbul, şiirlerinde geniş yer tutar. İstanbul ağzı ile gazel, kaside ve şarkılar yazar. Mahallileşme akımının en önemli temsilcisi sayılır.Şarkı türünün önde gelen şairi olup şarkı türünü geniş kitlelere sevdirmeyi başarmıştır.Din dışı konulara rağbet eden Nedim, Lale devri eğlencelerini şiirlerine katmış ve şiirlerinde dünya nimetlerinden yararlanmaya yer vermiştir.

Hiç Mesnevi yazmayan Nedim'in hece ölçüsüyle yazdığı bir türküsü vardır. Tek eseri "Divan"ıdır.

2. ŞEYH GALİP

Divan edebiyatımızın son büyük şairi olan Şeyh Galip, tasavvufa gönül vermiş bir Mevlevi şeyhidir.Sebk-i Hindi akımını 18. yüzyılda şiirlerinde uygulayan Şeyh Galip'in sembollerle örülü ince hayallerle dolu bir şiir dili vardır.Bazı şiirlerinde ise Sebk-i Hindi'nin aksine mahallileşme akımına uygunolarak , hece ölçüsü ve halk dili kullanılmıştır.
"Divan"ının yanısıra en önemli eseri olan Hüsn ü Aşk mesnevisini yazmıştır. Şeyh Galip bu mesneviyi Nabi'nin Hayrabad mesnevisinin çok beğenilmesi üzerine yazmaya karar verir. Hayrabad'dan daha güzel bir mesneviyi kısa sürede (6 ay) yazacağına dair yakın çevresiyle iddiaya giren Şeyh Galip sözünü tutar ve Hüsn ü Aşk mesnevisini yazmayı başarır.

Tamamen sembolik -ve tabiki alegorik- olan Hüsn ü Aşk'taki sembollere bir göz atalım:

Beni Muhabbet kabilesinde (Sevgioğulları) bir gün bir kız (Hüsn) ve bir oğlan (Aşk) dünyaya gelir.Bu çocuklar büyür ve Edep mektebine giderler.Hocalarının adı Molla-yı Cünun (çılgın Hoca) dur.Bu aşka engel olmak isteyen Hayret (şaşkın) adlı bir kişi; ve genç aşıklara yardımcı olmak isteyen Gayret (çaba) adlı bir sevenleri vardır. Kabile büyükleri toplanır ve Aşk'ın Hüsn'e kavuşabilmesi için Kalb ülkesinden Kimya adlı iksiri getirmesi şartını koşarlar.Aşk, heyecanlı ve macera dolu yolculuğuna çıkar.Ateş denizinde mumdan bir gemiyle seyahat ederek yola koyulur.Bu yolculukta ona Sühan ( söz) rehberlik edecektir.


3. YİRMİSEKİZ MEHMET ÇELEBİ
Sefaretname adlı eseriyle ünlü bir büyükelçimizdir. Kaleme aldığı "Fransa Sefaretnamesi"
adlı eseriyle sefaretname türünü başlatmıştır.

Koca Ragıp Paşa
,Fıtnat Hanım,Sümbülzâde Vehbî, Enderunlu Fâzıl bu yüzyılın diğer önemli şairleridir.

Nesirde ise tarih türünde Raşit, Çelebizade Âsım, Silahdar Mehmet Ağa; tezkirecilikte ise Safai, Salim Efendi ve İsmail Beliğ Efendi ön plandadır. Halk edebiyatında dinî-tasavvufî konularda yazan Marifetnâme şairi Erzurumlu İbrahim Hakkı adları anılabilir.